
Tüm sınıflı ve sömürülü toplumların insana dair düşüncesi, kapitalizm altında daha kapsamlı ideolojik bir çerçeveye kavuşmuştur. Kapitalizm öncesi sınıflı toplumlarda kurumsal din, egemen sınıfın insan anlayışının temel açıklayıcısı ve anlatıcısı olmuştur. Buna göre doğasında bencillik olan insan rekabet eder, çıkarları için savaşır, egemen olmak için kendi türünden olanları öldürür (mesela Kabil’in Habil’i öldürmesi), suça bulaşır, çalar ve günah işler. Kapitalizmle birlikte, dinin yanı sıra, bilim ve teknoloji de modern sömürücü sınıfı oluşturan burjuvazinin hizmetine girmiştir....